25.6.11

atatürkistlerin monolitik 'vatandaş saplantısı'..


Bugün 21.yy'da Kemalizm eleştiricileri cephesinde bile, bu anlayışın bir bütün olarak cesurca tartışılması ve artık aşılması gerektiğini dile getirecek net bir pozisyon alış sözkonusu değildir. En liberal görünenler, solcu ve hatta anarşistler bile gerçekte belli Kemalist önyargılardan bütünüyle muaf değildirler. 80 yıldır Anadolu ve içindeki insanların iliğine işlenmiş totaliter bir rejimin tüm şartlandırmalarından, yalanlarından, en güzel ve müsbet fikir ve ideolojileri kendi emellerine alet edip yarattığı safsata 'sözde kültürden' kurtulmaktan daha acil ne olabilir t.c.'de??
AKP kemalizm dışı değil, kemalizmin ta kendisidir. Kemalist birikimin, kendi kuyruğunu yutan yılan misalî, kendisiyle kendi yarattığı demografi yoluyla hesaplaşmalıdır. Bu hesaplaşmaya dışarıdan bakarak sonrası için hazırlanmak yerine ipleri yukarıdan çekilen AKP ve tüm kemalist kadrolaşma arasında şaşkın kalmak istemeyenler anlamaya çalışsın: Kemalizm şu an bu ülkede bir rejim olarak yaşanmakla kalmayıp, "faşist kemalist rejim'e rağmen" değil, "faşist kemalist rejim yüzünden" çıkan 'Kürt Sorunu ve her türlü 'irtica' ve (AKP) gibi ürünlerinden de sorumludur. Tabii ki yönetimde olduğu zamanlarda ortaya çıkan, halledilmeyen sorunları üstlenmek istemeyip yerde-gökte suç bulmaya çalışmaları normaldir kemalizlerin. Bu zihniyeti Hitler'in Stalingrad hezimetini, Enver'in Kafkaslar hezimetini üstlenmeyip suçu başkalarında bulmasından sokaktaki garibanın 'milli takımlarının' hep hakem, yönetim, vs. sebeplerden kaybettiğine inanmasına kadar her yerde görebiliriz.
Anadolu'nun sorunları, 1938 Dersim Soykırımını bizzat yapan birinin ürünü kemalizmin doğası gereği halledemeyeceği sorunlardır. Yaptığı yapacağı, ancak kemalizmin çözülüş sürecinden sonra iyileşebilecek derin yaralar açmak.  Kurtuluş, kemalizmin sökülüp atılması, kurtuluşun yolu ise bu gidişatın sonunda meydana gelecek 'büyük yüzleşme' ile kimliklerin sorgulanması olacaktır. Kemalizmin ürünü derin yaralardan akan kanlar bunu gösteriyor, her nekadar kendi çıkarına olsa da beyni yıkanmış kalabalıkların aynı sonucu veren alışılmış tepkilerin dışına çıkamayacakları yeni çözüm teklifleri karşısında sudan çıkmış balığa dönmelerinden belli.
Ancak sosyoloji ve psikoloji ile ilgili olanların bildiği gibi, birşeyin tepki olarak büyüyüp güçlenmesi için sadece yasaklanıp sürekli bir baskı altında tutulması yeterlidir. Bahçıvanlar bunu bilir: budamak, bir çiçeği güçlendirir. Kendi diktasını tek parti diktasına, onu da osmanlının bürokrasisiyle Mussolini'nin devlet anlayışının karışımı bir sisteme dönüştüren diktatör MKemal, şapkasının keyfinden adam öldürtmekten İzmir suikast teşebbüsü sonrası rezilliklerine kadar ancak bizim bildiğimiz o 'Diktatör Kemal' olabildi. Belki "benim" diye sahiplendiği topraklarda onun sihirine kanmamış insanlara, kafasından yarattığı kimliklere 'hayır' diyenlere bu kadar gaddar olmasaydı atatürkçülerin hayallerindeki gibi görebilirdi dünya bu diktatörü, ama şu anda durum bu:
http://authoritarianism.blogspot.com/2006/05/top-10-profile-kemal-atatrk.html
Neler yapmadı ki 15 senelik diktası süresince? O kadar kan dökmesinin yanı sıra, yol yöntem de birisi hakkında fikir edinmemizi kolaylaştırır. Seyit Rıza'nın katli, ornek vermek gerekirse, Tupac Amaru'yu katleden İspantolları akla getiriyor. Ceset parçalamalar, mezar, iz kalmamasına özen göstererek herşeyi talan-ı tumar, dillerini bile yasakla ki inansınlar aztek olmadıklarına... malûm emperyalist güç gösterileri eksik kalmaz, böbürlenerek Adana'ya Hatay'ın üzerine oturmaya gitti Kemal Paşa, Dersim Soykırımını bizzat yönettikten sonra, bunu da bilmez resmi tarihin zihinsel köleleri.
     Ama ne dedi Seyit Rıza? Tabii ki tarih dersinde okumadınız, kahramanlığa gelince kocaman internette bunları gidip bulacak, kendisine yutturulan yalanlarla yüzleşecek kemalist neredee? İşte budur cesaret, gerçekleri görüp kabûllenebilmek, kendi tarihini, yalanların ötesine bakacak kadar merak etmek. Yoksa sürü hayvanı gibi korku içinde tutuk bir beyinle "düşman üzerine yürümek" iş değil.... Başı bilmeyene merak olsun, Seyit Rıza son sözlerini böyle bitirir :  
"Ama sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun.” 
    Yani Seyit Rıza kemalizmin geleceğinin haberini verir. Adaleti esirgeyenlerin rahat ve huzur bulamayacaklarını anlamak istemeyenlere son kez söyler, haince öldürülmeden önce.
Şu anda 2,5 milyon insanı bünyesinde çalıştıran, geri kalan milyonları da kurucusunun hayalindeki gibi toplum mühendisliğinin bir hammadesi olarak gören t.c. devleti, alenî din düşmanlığı ile karışık yarım-yamalak 'diyanetli laikliği' ve Kürdistan'daki israilvari 'imha-mahvetme' ve 'asimilasyon-sürgün' politikaları ile bu toprakların süregelen en büyük sorunudur. Onun için öncelikle "kemalizm faşizmin TA kendisidir, o ülkenin gerçekleri gözönünde bulundurulursa kanayan bir yaradır" diyoruz ya.



✖ kemalism is fascism..✖ kemalizm faşizmdir...✖kемализма это фашизм..✖kemalismus ist faschismus...✖kemalismo è fascismo... ✖ Le kémalisme est le fascisme ...✖

No comments:

Post a Comment